Kampüs hayatı aslında biraz gerçek hayattan soyutlanmış gibidir... Bu soyutlanmayı gidermek için arada bir gazete okumaya çalışıyorum... Bugün Radikal'de okuduğum bir haber dikkatimi çekti: "Japonya depremi Fatsa'yı salladı". Haberi okumadan yapılan yorum: Demek biz de depremi hissettik... Meğer haber daha farklıymış:

Fatsa ilçesine hiç gitmedim, ancak Ordu'yu gördüm... Tek geçim kaynağı fındık ve balıkçılık... Bundan dolayı çoğu vatandaş yurtdışına çıkıp ekmeğini kazanmaya çalışıyor.

Haberden ilgimi çeken bazı notlar:
- Japonya'da çalışan Türklerin yarısından çoğu Fatsalıymış(5 bin).
- Çalışan Fatsalı şu ana kadar 700 bin dolar biriktirmiş ve bu paranın bir çoğu Fatsa için yatırıma dönüşmüş.
- Nagoya Türk-Japon Derneği kurulmuş ve bu dernek iki kültürün kaynaşması için çeşitli faaliyetlerde bulunmaya başlamış.
- Japonya'ya giden çoğu Türk ağırlıklı olarak ‘kaitai’ denilen ev yıkımı, otomobil parçalama işinde çalışıyormuş ve bu işten bir kişi ayda ortalama 4-5 bin dolar kazanıyormuş (acaba Japonya'da çalışmaya mı gitsek?!)

Devamı aşağıda...
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?a&ArticleID=1044039&Date=26.03.2011&CategoryID=77
 
Hani bir çocuk şarkısı vardı: "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür; gitmesek de gömesek de o köy bizim köyümüzdür..." Aslında doğru bir tespittir, ancak hataları da vardır...

Öncelikle neden oradaki bizim köy gitmediğimiz sürece bizim olacak, yani gitmediğin bilmediğin köyü neden sahipleneyim...

Diye düşünerek bi kapının önünde durdum: AİBÜ MMF Konferans Salonu saat 17.20... Bu saatte millet ya yemekte ya derste ya da eğlencede... Bir şey beni o kapıya götürmüştü: Peşimi bırakmayan Sosyal Sorumluluk kavramı. Salonda bir projenin sunumu yapılacaktı: "Üniversite'den Köye Göç!". Bu sunuma bir sebepten dolayı daha gitmiştim: Sunumu benim bölümümden bir arkadaş yapacaktı ve o arkadaş da az çok TOG'u duymuştu.

 
Picture
Ben ve Mahir :)
Asosyalistik Mahir

- Yorgunum, seninle hiç uğraşamam...
- Yine ne yaptın? Boş işlerle mi uğraşıyorsun yine?
- Evet boş işlerle uğraşıyorum, sana göre boş olan ama bana göre dolu olan işlerle uğraşıyorum.
- İyi de neden bana bağrıyorsun ki?
- ... Özür dilerim... Bugün olanlar canımı sıktı biraz...
- Ne oldu bugün? Birileriyle mi tartıştın?
- Bugün AGEH için arkadaşlarla valiliğe gittik...