Hani bir çocuk şarkısı vardı: "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür; gitmesek de gömesek de o köy bizim köyümüzdür..." Aslında doğru bir tespittir, ancak hataları da vardır...

Öncelikle neden oradaki bizim köy gitmediğimiz sürece bizim olacak, yani gitmediğin bilmediğin köyü neden sahipleneyim...

Diye düşünerek bi kapının önünde durdum: AİBÜ MMF Konferans Salonu saat 17.20... Bu saatte millet ya yemekte ya derste ya da eğlencede... Bir şey beni o kapıya götürmüştü: Peşimi bırakmayan Sosyal Sorumluluk kavramı. Salonda bir projenin sunumu yapılacaktı: "Üniversite'den Köye Göç!". Bu sunuma bir sebepten dolayı daha gitmiştim: Sunumu benim bölümümden bir arkadaş yapacaktı ve o arkadaş da az çok TOG'u duymuştu.


Saat 17.40 suları...
Aysu projeyi anlatmaya başlıyor, o anlattıkça düşünceler şekillenmeye başlıyor. Köye sosyal, kültürel vs. alanlarda projeler, etkinlikler düzenlemek... Hangi köy seçildi? Kampüse adını veren Gölköy. Burnumuzun ucundaki köy... Oraya yakınız, ama sadece coğrafi olarak...

Aysu anlattıkça görüntüler bir sis bulutunun arkasındaki gibi olmuştu. Daha sonra Bilkent Üniversitesi'nin Toplumsal Duyarlılık Projesi'nin bir projesinden bahsederek (Güneş Köyden Doğuyor) sisi kaldırmaya başladı. Projeden bahsederken ki ruh hali bana çok tanıdık gelmişti:

Sağlıklı Besin, Sağlıklı Nesil Projesi için Yeniçağa'daki köy okullarına gideceğiz, oradaki çocuklara birşeyler anlatacağız, çok heyecanlıyım :D

Afyon TOG  da geldiğine göre Bir Kitap da Senden Projesi için okula gidebiliriz, çocuklar yeni kütüphane ve etüt salonlarını görünce çok sevinecekler...

Sunumu bitirdi Aysu, titrek bir ses tonuyla... Neden olmasın dedim, bu projeye benim gibi toplum gönüllüsü olan arkadaşlar da destek verebilirdi...

Verirler di mi?! :)




Leave a Reply.